Beyindeki Zihinsel Potansiyele Ulaşmanın Sırları

Televizyon kanallarında çeşitli üniversitelerde canlı olarak yaptığım hafıza gösterilerimi ve öğrencilerin dizdiği yüzlerce rakamı çok kısa sürede hafızama alarak hatasız olarak saydığımı gören izleyicilerden aldığım e-posta mesajlarında ortak bir soruyla karşılaşıyorum;

"Melik bey, televizyondaki gösterinizi izledim ve çok etkilendim. Ancak beyni böyle tam kapasitede kullanmak beyne zarar vermez mi? Beyin bu şekilde çalıştırılırsa yorulmaz mı?"

(Not: Bu canlı hafıza gösterilerinden birini görmediyseniz, sayfanın sonundaki link'e tıklayarak üniversitelerde verdiğim konferanslardan bazı görüntüleri ve izleyici görüşlerini izleyebilirsiniz.)

Özetlersem, hafıza gösterilerimi izleyenler beynimin % 100’ünü kullandığımı düşünüyorlar. Bu konuya girmeden önce, isterseniz beynin gerçekte ne kadar kullanıldığına bir göz atalım.

Beynin kullanılma yüzdeleri üzerine yapılan tahminler karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor;

Yıllar Beynin Kullanılma Yüzdesi Tahminleri
1940’lar Beynin ancak % 50’si kullanılıyor
1960’lar Beynin ancak % 20’si kullanılıyor
1980’ler Beynin ancak % 10’u kullanılıyor
2000’ler Beynin ancak % 1’i kullanılıyor

 

İşin ilginç tarafı son yıllarda tahminin giderek çok azalmasıdır. Peki bu tahminler giderek neden düşüyor? Karşımıza çıkan tablo aklımıza çeşitli soruları getirmiyor da değil;

"İnsanlar 1940’larda beyinlerinin % 50’sini kullanıyorlardı da, 2000’li yıllarda artık % 1’ini mi kullanıyorlar?"

Beyin kapasitesini kullanma açısından gerçekten bir gerileme içinde miyiz? Şüphesiz "Hayır".

 

Tahminlerin giderek azalmasının nedeni, beyin kapasitesinin sandığımızdan çok daha büyük olmasıdır.
Beyin gücünün sonsuza giden bir kapasitesinin olduğunun ortaya çıkması ve aslında onun % 1'ini dahi kullanmadığımızı farketmemiz;

1-) Beyni kullanmamız konusunda hepimizin önümüze yeni ufuklar açıyor,

2-) Bana özel olarak, yukarıda bahsettiğim e-posta mesajlarında sorulan sorulara kolayca cevap verebilme olanağı sağlıyor.

Yukarıda verilen bilgiler ışığında özetlersem, hafıza veya beyin eğitimi almamış bir kişi normal olarak beyninin % 1’inden daha az bir kısmını kullanıyor. Hafızamı eğiterek ben beynimi biraz daha etkin kullanabiliyorum. Bu oranın ne olduğunu tahmin etmemi isterseniz, hafıza eğitimi almamış bir kişiye oranla iki, ya da üç kat daha fazla kullandığımı söyleyebilirim.

Bu açıklamaya göre bir hesap yaparsanız, hafıza veya beyin eğitimi almamış bir kişi beyninin % 1’ini kullanıyorsa, ben onun üç katını kullanıyorum. Bir başka ifadeyle beynimin sadece % 3’ünü kullanıyorum.

Şimdi size ben soruyorum. Beyninin sadece % 3’ünü kullanan, yani geride hala % 97 beyin kapasitesini kullanmayan bir kişiye, "Melik bey, televizyondaki gösterinizi izledim ve çok etkilendim. Ancak beyni böyle tam kapasitede kullanmak beyne zarar vermez mi? Beyin bu şekilde çalıştırılırsa yorulmaz mı?" diye sorar mısınız.

Ancak e-posta mesajıyla bana bu soruyu soran izleyicileri bu şekilde düşünmeye sevkeden farklı bir kıyaslama ve düşünme tarzı daha var. Hatta bu şekilde düşünmelerine ben de hak vermiyor değilim. Peki nedir onlara bu soruyu sorduran?

İzleyicilere bu soruyu sorduran sebebe direkt olarak geçmeden, bu olayı gerçek bir örnek üzerinde izah etmeye çalışacağım.

Şimdi sizden aşağıda sadece "0" ve "1" lerden oluşan her satırında 30 hane bulunan 20 satırlık çok uzun bir sayıyı hafızanızda tutmanızı istiyorum. Ya da sadece şu sorunun cevabını vermenizi istiyorum.

"Aşağıda verilen sayıyı hafızanızda tutup, hatasız olarak sayabilecek hale gelmeniz için benden ne kadar bir süre isterdiniz?" 

İşte hafızanızda tutmanız için verilen sayı;
110101011001011011111001010110
001010010111100011101001111010
101010110010110111110010101100
010101001101010011000100101011
111100101001100111011110001001
011110111010010100110110101010
100011110101001110000101100111
011001111101100010110110111010
001011101111010100001011010111
010100011010100101111011001100
100001001001011010110011111001
011100101011111110110001001100
001010010001111010110100000001
001101011101101100111111110000
000101010100011110100001001101
101101100111000011101001111000
011111001000010000100001110001
010101000110001100111000011001
110010010110100011001111000010
100101011001001001000111001100

Şimdi sorumu tekrarlıyorum; "Yukarıda verilen sayıyı hafızanızda tutup, hatasız olarak sayabilecek hale gelmeniz için benden ne kadar bir süre isterdiniz?" 

Böyle bir soru karşısında sizin yerinizde olsam (yani beynimi eğitmemiş birisi olsaydım) ben etap, etap şu şekilde düşünürdüm.

1-) Bunun imkansız birşey olduğunu düşünür ve böyle bir işe hiç kalkışmazdım.

2-) Böyle bir sayıyı hafızama almak için çok yoğun olarak çalışırsam, belki en az iki ya da üç güne veya bir haftaya ihtiyacım olduğunu düşünürdüm.

3-) Bu işi çok yoğun bir şekilde başarsam bile beynimi çok yormak zorunda kalacağımı düşünürdüm. Hatta böyle bir işi başardıktan sonra beynimin uzun süre dinlenmeye ihtiyacı olur diye beynimi bir süre başka işlerde yormazdım.

Eminim şu anda sizler de böyle düşünüyorsunuz.

Peki, şimdi size başka bir soru soruyorum. Benim gibi birisi gelse ve yukarıda verilen “0” ve “1”lerden oluşan 20 satırlık sayıya sadece 10 – 15 dakika baksa ve arkasını dönüp, verilen sayıyı hiç hatasız olarak saysaydı ne düşünürdünüz?

Ben sizin yerinizde olsam şöyle düşünürdüm; "Bu sayıyı benim hafızamda tutabilmem için en az bir haftaya ihtiyacım vardı. Ayrıca bu bir hafta boyunca da beynimi devamlı yormak zorunda kalacaktım. Bu adam bu kadar zor bir işi 15 dakikada başarıyorsa, o zaman beynini bu işi bir haftada halledene gore daha yoğun çalıştırması ve daha çok yorması gerekiyor."

Böyle bir düşünme zinciri sonunda, "Beyin bu şekilde çalıştırılırsa yorulmaz mı?" diye herhalde ben de sorardım.

Yukarıda izah ettiğim olayı ben şu örneğe çok benzetiyorum. Bir an şöyle gözlerinizi kapatıp traktörün daha keşfedilmediği dönemdeki bir köyü hayal etmeye çalışın. Herkes tarlasını insan gücüyle ve sabanla sürüyor. Dolayısı ile her köylünün tarlasını sürmesi için günler, bazen haftalar gerekiyor.

Gece bu köylülere haber vermeden onların hiç bilmediği traktörü getirip, tarlalarını tamamen sürdüğünüzü ve yine onlar görmeden traktörü geri götürdüğünüzü kabul edelim.

Ertesi sabah bu köylülere tarlalarını dün gece tek başınıza sürdüğünüzü söyleseydiniz, acaba sizin için ne düşünürlerdi. Traktör gibi bir alet veya teknikten haberi olmayan köylüler, bu imkansız işi başarmak için sizin çok yorulduğunuzu veya olağanüstü bir güce sahip olduğunuzu düşünürlerdi.

Belki de bu işi tek başınıza değil gece getirdiğiniz başka insanların yardımıyla yaptığınızı iddia ederlerdi. Şüphesiz varlığından haberleri olmadığından dolayı, bu işi farklı bir teknikle, bir traktörle halledebileceğiniz hiç kimsenin aklına gelmezdi.

Şimdi şu “0” ve “1”lerden oluşan sayıların hafızaya alınmasına geri dönüyorum. Belki de bu sayıyı hafızaya almak için beyni hiç de yormayan kolay ve hızlı öğrenme teknikleri var da siz bilmiyorsunuz. Belki beyni daha etkin ve verimli kullanmak mümkün.

Belki değil, beynin etkin ve verimli kullanılması, yani hızlı, kolay ve kalıcı öğrenmek kesinlikle mümkün. Bu mini kurs serisinin amacı bunun mümkün olduğunu etap etap size göstermek ve öğretmektir.

Özetlersek bu bölümde iki temel noktayı gözden geçirdik;

1-)Hafıza ve beyin eğitimi almamış bir kişi beyninin % 1’ini kullanıyorsa, hafıza ve beyin eğitimi almış bir kişi ona gore beyninin en az üç katını, yani % 3’ünü kullanıyor. Hala beyinde keşfedilecek % 97’lik bir kısım var.

2-)Geleneksel veya bugüne kadar alışılagelmiş çalışma yöntemlerinde beyin gereksiz yere çok yoruluyor. Hafıza ve beyin eğitimi sonucunda hem daha hızlı ve kolay öğreniliyor, hem de beyin daha az yoruluyor.

Öğrenmeyi hızlı, kolay ve kalıcı bir hale getirmenin nasıl mümkün olacağına ve teknikleri incelemeye geçmeden önce, beynin neden ve ne tür bilgileri unuttuğuna bir göz atmamız gerekiyor. Beynin neden unuttuğunu bilirsek, unutmamak için ne yapmamız gerektiğini de daha kolay  anlayabiliriz.

Mini Kursumuzun ikinci bölümünde birlikte farklı gerçekleri keşfedeceğiz.

Bir sonraki mini kursta görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın...

Melik Duyar

MEGA HAFIZA

Copyright © 2000 - 2007 Mega Hafıza Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti. (Tüm Hakları Saklıdır)

Sayın , "Beyindeki Zihinsel Potansiyele Ulaşmanın Sırları" İçin Değerlendirme Yapmak İstermisiniz?

Hediye Kitap

BİRİNCİ MİNİ KURSUN HEDİYE KİTABI

Hayatınızı değiştirecek ve hayallerinizi gerçekleştirmenizi sağlayacak sihirli bir formül ister misiniz? "Bireysel Başarının Sihirli Hikayesi" adlı e-kitabı kesinlikle okumalısınız. "Sihirli Hikaye" hayattan bezmiş ve başarısız bir ressamın, 3 sente aldığı eski, yıpranmış, değersiz gibi görünen bir kitabı okuduktan sonra, hayatının bir gecede birdenbire nasıl ve neden değiştiğini anlatıyor. "Sihirli Hikaye" kendisini okuyan herkesin hayatını bir büyü gibi birdenbire pozitif olarak etkiliyor. Bana mı soruyorsunuz? Benim hayatım kesinlikle değişti. Sizin hayatınızı da değiştirebilir mi acaba? Değiştireceğine bahse girerim. Kitabı okuyun sonucu kendiniz görün...

Mine DUYAR, Editör

E-Kitabı İndirme Seçenekleri

Web adresleri

ÜCRETSİZ BEYİN EĞİTİMİ KURSUNU ARKADAŞINA GÖNDER

ÜCRETSİZ EĞİTİMLER

Aşağıdaki kayıt formunu doldurarak

"6 DERSLİK HIZLI OKUMA", "7 DERSLİK BEYİN EĞİTİMİ" ve "6 DERSLİK YARATICI DÜŞÜNME"

eğitimlerinden istediklerinize kayıt olabilirsiniz.


Kayıt olduğunuz MEGA HAFIZA eğitimleri online olarak her 3 günde bir e-posta adresinize ücretsiz olarak gönderilecektir.

Kurs gönderminin bitiminde ayrıca hafıza, beyin ve beyin eğitimi ile ilgili önemli bilgiler içeren aylık "e-Beyin Bülteni" e-posta adresinize gönderilmeye devam edecektir. Gönderiler ücretsiz olup, istediğiniz anda listemizden çıkabilirsiniz.

Abone Olmak İstediğiniz Eğitimler

Mega Hafıza

Her Hakkı Saklıdır. Sitede bulunan materyaller izinsiz olarak kullanılamaz.

Sosyal Medya

İletişim

Esat Caddesi 37/B Küçükesat 06660 Çankaya, Ankara
Tel: +90 (312) 417 33 30
Faks: +90 (312) 418 90 02
Email : info@megahafiza.com